International Journal of Hematology and Oncology
2020, Vol 30, Num 1 Page(s): 001-010
Back | Table of Contents | Abstract | PDF | Similar Articles | Mail to Author | |
Opere Evre I-Iii Meme Kanseri Hastalarında Metabolik Sendrom Sıklığı ve Belirleyicileri
Furkan SARICI1, Veli SUNAR2, Sercan AKSOY2
1Istinye University, Faculty of Medicine, Department of Medical Oncology, Istanbul, TURKEY
2Hacettepe University, Cancer Istitute, Department of Medical Oncology, Ankara, TURKEY
Keywords: Meme Kanseri, Metabolik Sendrom, Aromataz İnhibitörleri
Metabolik sendrom obezite, insulin rezistansı, hipertrigliseridemi, düşük HDL ve hipetansiyondan oluşan multiple kardiyak risk faktorlerinin birlikteliğinden oluşan bir durumdur. Metabolik sendromun meme kanseri riskini artırdığı yönünde ciddi bulgular vardır. Bu çalışmada opere evre I-III meme kanserli hastalarda metabolik sendrom sıklığı ve belirleyicileri tanımlamayı amaçlandı. Kliniğimize Nisan 2009-Nisan 2018 tarihleri arasında başvuran opere evre I-III meme kanserli hastalar kesitsel olarak olarak incelenmiştir. Hastalarda metabolik sendrom tanımı NCEP kriterlerine göre yapılmıştır. Metabolik sendrom kriterleri, demografik veriler, tümör boyutu, grade, lenf nodu, östrogen, progesteron, HER2 durumu ve kemoterapi/endokrin tedavi hikayeleri hastalardan ve hastane kayıtlarından öğrenilmiştir. Ortanca yaşı 50.6 olan 700 hasta analiz edildi. 194 hasta tamoksifen, 240 hasta aromataz inhibitörü alıyordu. Geri kalan 266 hasta hormonal tedavi almıyor idi (yeni tanı ve/veya triple negatif hastalar). NCEP kriterlerine göre hastaların %43.1’inin metabolik sendromu vardı. Aromataz inhibitörü alan grupta tamoksifen alan gruba göre metabolik sendrom daha sık bulundu (%53.4 vs. %24.7, p< 0.001). Herhangi bir hormonal tedavi almayan grupta ise MS sıklığı %48.2 idi. Postmenapozal hasta grubunda premenapozal olan gruba göre metabolik sendrom daha sıktı (%49.0 vs. %26.1 p< 0.001). HER2 pozitif tümörlü ve oral kontraseptif kullanma öyküsü olan hasta gruplarında metabolik sendrom sıklığı daha düşük bulundu (%33.9 vs. %44.0 HER2, p= 0.11 ve %37.7 vs. %40.8 oral kontraseptif kullanım öyküsü, p= 0.25). Hastaların %75.1’i adjuvan kemoterapi almıştı. Adjuvan kemoterapi alan ile almayan grup arasında metabolik sendrom sıklığı açısından fark yoktu. Metabolik sendrom varlığı ile östrogen/progesteron reseptör durumu, tümor boyutu, lenf nodu, evre, grade, hormon replasman tedavisi, kemoterapi ve sigara içme öyküsü arasında istatistiksel anlamlı bir korelasyon saptanmadı. Opere evre I-III meme kanserli hastaların %43.1’inin metabolik sendromu vardı. Adjuvan aromataz inhibitorü kullanan hasta grubunda daha sık metabolik sendrom saptanırken, oral kontraseptif ve HER2 poziitif hasta grubunda daha az metabolik sendrom tespit edildi. Bu bulgularla aromataz inhibitörlerinin metabolik sendrom gelişimi sürecine bir katkısı olabileceği anlaşılmaktadır. Bu ilişkiyi açıklayacak prospektif çalışmalara ihtiyaç vardır.
Furkan SARICI1, Veli SUNAR2, Sercan AKSOY2
1Istinye University, Faculty of Medicine, Department of Medical Oncology, Istanbul, TURKEY
2Hacettepe University, Cancer Istitute, Department of Medical Oncology, Ankara, TURKEY
Keywords: Meme Kanseri, Metabolik Sendrom, Aromataz İnhibitörleri
Metabolik sendrom obezite, insulin rezistansı, hipertrigliseridemi, düşük HDL ve hipetansiyondan oluşan multiple kardiyak risk faktorlerinin birlikteliğinden oluşan bir durumdur. Metabolik sendromun meme kanseri riskini artırdığı yönünde ciddi bulgular vardır. Bu çalışmada opere evre I-III meme kanserli hastalarda metabolik sendrom sıklığı ve belirleyicileri tanımlamayı amaçlandı. Kliniğimize Nisan 2009-Nisan 2018 tarihleri arasında başvuran opere evre I-III meme kanserli hastalar kesitsel olarak olarak incelenmiştir. Hastalarda metabolik sendrom tanımı NCEP kriterlerine göre yapılmıştır. Metabolik sendrom kriterleri, demografik veriler, tümör boyutu, grade, lenf nodu, östrogen, progesteron, HER2 durumu ve kemoterapi/endokrin tedavi hikayeleri hastalardan ve hastane kayıtlarından öğrenilmiştir. Ortanca yaşı 50.6 olan 700 hasta analiz edildi. 194 hasta tamoksifen, 240 hasta aromataz inhibitörü alıyordu. Geri kalan 266 hasta hormonal tedavi almıyor idi (yeni tanı ve/veya triple negatif hastalar). NCEP kriterlerine göre hastaların %43.1’inin metabolik sendromu vardı. Aromataz inhibitörü alan grupta tamoksifen alan gruba göre metabolik sendrom daha sık bulundu (%53.4 vs. %24.7, p< 0.001). Herhangi bir hormonal tedavi almayan grupta ise MS sıklığı %48.2 idi. Postmenapozal hasta grubunda premenapozal olan gruba göre metabolik sendrom daha sıktı (%49.0 vs. %26.1 p< 0.001). HER2 pozitif tümörlü ve oral kontraseptif kullanma öyküsü olan hasta gruplarında metabolik sendrom sıklığı daha düşük bulundu (%33.9 vs. %44.0 HER2, p= 0.11 ve %37.7 vs. %40.8 oral kontraseptif kullanım öyküsü, p= 0.25). Hastaların %75.1’i adjuvan kemoterapi almıştı. Adjuvan kemoterapi alan ile almayan grup arasında metabolik sendrom sıklığı açısından fark yoktu. Metabolik sendrom varlığı ile östrogen/progesteron reseptör durumu, tümor boyutu, lenf nodu, evre, grade, hormon replasman tedavisi, kemoterapi ve sigara içme öyküsü arasında istatistiksel anlamlı bir korelasyon saptanmadı. Opere evre I-III meme kanserli hastaların %43.1’inin metabolik sendromu vardı. Adjuvan aromataz inhibitorü kullanan hasta grubunda daha sık metabolik sendrom saptanırken, oral kontraseptif ve HER2 poziitif hasta grubunda daha az metabolik sendrom tespit edildi. Bu bulgularla aromataz inhibitörlerinin metabolik sendrom gelişimi sürecine bir katkısı olabileceği anlaşılmaktadır. Bu ilişkiyi açıklayacak prospektif çalışmalara ihtiyaç vardır.
Back | Table of Contents | Abstract | PDF | Similar Articles | Mail to Author | |